Hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olan arabuluculuk yöntemi, ülkemizde 22 Haziran 2012 tarihinde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun yürürlüğe girmesi sonrasında 26 Ocak 2013 tarihinde Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği yayımlanmasıyla uygulanmaya başlanmıştır. Arabuluculuk yönteminin hukuk sistemimizde uygulamaya konması yeni olmasına karşın, hızlı gelişmeler katedilmiştir.

Uyuşmazlıkların çözümüne yönelik birçok yöntem vardır. Arabuluculuk da bu yöntemlerden biridir. Arabuluculuk, uyuşmazlıkların hızlı ve ekonomik bir şekilde gizlilik esasında barışçıl olarak çözülmesini sağlamaktadır.

Arabuluculuk, bağımsız ve tarafsız üçüncü kişi olan arabulucu eşliğinde taraflarca yürütülen bir yöntemidir. Arabuluculuk süreci dava şartı (zorunlu) arabuluculuk dışında gönüllülük temeline dayanır. Taraflar kendi kararlarını kendileri verirler, son bir çözüm önerisi haricinde arabulucunun karar verme yetkisi yoktur.

Arabuluculuk dava sürecine göre önemli avantajlar sunmaktadır. Arabuluculuk, yıllarca süren dava yoluna göre hızlıdır. Zorunlu arabuluculuk yasal olarak zaten 3 en fazla 4 hafta içinde tamamlanmak durumunda iken ihtiyari arabuluculuk tarafların iradelerine göre sonuçlanmalıdır.  Buna karşılık olayların çoğunda uyuşmazlıkların birkaç saat içerisinde veya birkaç görüşme sonunda çözümlendiği görülmektedir.

Ayrıca arabuluculuk yöntemi, yargı yoluna kıyasla çok daha ekonomiktir. Zorunlu arabuluculukta taraflar anlaşamazlarsa hiçbir ücret ödememektedirler. Harç ve keşif, bilirkişi, tanık ücreti gibi dava giderleri de bulunmadığından çok daha düşük maliyetlidir.

Arabuluculuk oldukça esnek bir süreçtir. Arabulucu taraflar arasındaki iletişimi sağlar. Arabuluculuk sürecinde taraflar kendilerini rahatça ifade edebilir, diğer tarafı dinleyip anlayabilirler. Arabuluculukta kontrol taraflardadır.

Arabuluculuk çekişmeli olmayan bir süreç olduğundan taraflardan birinin kazanıp diğerinin kaybetmesi söz konusu değildir, tarafların haklı – haksız oldukları sorgulanmaz. Kazanan ve kaybeden yoktur, kazan kazan prensibi vardır.

Süreç sonunda her iki tarafın onayıyla anlaşma yapılır.  Taraflar istedikleri an süreci istedikleri gibi sonlandırabilirler. Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır. İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden yapılır. Ancak arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu incelemenin kapsamı anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır. Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi için mahkemeye yapılacak olan başvuru ile bunun üzerine verilecek kararlara karşı ilgili tarafından istinaf yoluna gidilmesi hâlinde, maktu harç alınır. Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden başka bir resmî işlemde kullanmak isterlerse, damga vergisi de maktu olarak alınır.