İş Hukuku, işçi ve işveren ve bunların devletle olan ilişkilerinin düzenleyen hukuk dalıdır. İş Hukuku yalnız hizmet akdinden doğan ve bağımlı (tabi) hizmet yükümlülüğü içindeki ilişkileri konu alır. İş Hukukunda yoğun bir devlet müdahalesi bulunmak durumundadır. İş hukukunda işçi lehine yorum prensibi vardır ve işçinin korunması esastır.

İşçiyle işveren arasında karşılıklı edimlere dayalı bir iş ilişkisi kurulur. İşçinin işveren karşısındaki güçsüzlüğü ve bağımlılığı nedeniyle, emeğinin sömürülmesinin ve hakkının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi amacıyla kanuni düzenlemeler yapılmıştır.

İş Hukuku, İşçi ve işverenin, çalışma hayatında karşılıklı ilişkilerinin düzenlenmesinde devletin müdahil olması nedeniyle sadece hizmet sözleşmesinin tarafları arasındaki ilişki değil, tarafların her birinin üye olabilecekleri örgütler ve toplu iş sözleşme ve mücadelesini de kapsar. İş hukuku alanına giren uyuşmazlıkların çözümünde İş Mahkemeleri yetkili ve görevlidir.

Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Buna rağmen Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde Mahkemelerce herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davalarında arabulucuya başvuru dava şartı değildir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulması zorunludur.