Hırsızlıkta Zincirleme Suç
Ceza Hukukunda, yasadaki tanımlamaya uygun her sonuç ilke olarak ayrı bir suç oluşturur. Bu nedenle sanık kaç sonuç meydana getirmişse o kadar da suç işlemiş sayılır, işlediği her suç nedeniyle de ayrı ayrı cezalandırılır. Bazı hallerde ise değişik sonuçlardan dolayı sanığa ayrı ayrı cezalar verilmeyerek, tek ceza verilmesi ile yetinilir. Birden fazla sonucun meydana gelmesine rağmen, sanığa tek ceza verilmesini gerektiren durumlardan biri, zincirleme (müteselsil) suçtur.
Zincirleme suç, 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 80. 5237 sayılı TCY’nın da 43. maddesinde düzenlenmiştir.
Zincirleme suç kavramının tarihi gelişimine bakıldığında zincirleme suç kavramı Ortaçağda Glossatörler ve Postglossatörler tarafından ortaya atılmıştır. Müşterek bir kararla, aynı tip suçu birden çok işleyen failleri, kanunların öngördükleri şiddetli cezalardan korumak için çözüm arayan pratik hukukçular tarafından yaratılmıştır. Özellikle üç hırsızlık suçunun cezasının <ölüm> olmasının doğurduğu aşırılıkları yumuşatmanın çıkar yolu olarak düşünülen bu kurum, Zanardelli Kanunu’nda da yer almış ve buradan Türk hukuk sistemine girmiştir> (Bkz. Doç. Dr. Türkan Yalçın Sancar, TBB Dergisi, sayı 70,2007 sahife 247-248)
765 sayılı TCY’nın 80. maddesindeki düzenlemeye göre; Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün birkaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır.
Bu yasal tanımlamadan anlaşılacağı gibi, müteselsil (zincirleme) suçun varlığı için, birden fazla suçun (sonucun) bulunması, bu suçların yasanın aynı hükmünü ihlal etmeleri ve birden fazla suçun aynı suç işleme kararına bağlanmasıdır.
5237 sayılı TCY’nın 43. maddesinin 1. fıkrasında yapılan zincirleme suça ilişkin düzenleme 765 sayılı TCY’nın 80. maddesinde ki düzenleme ile paralellik arz etmekte ise de; anılan maddenin 2 ve 3. fıkralarındaki düzenlemeler 765 sayılı TCY’nın 80. maddesinde mevcut değildi.
765 sayılı TCY’nın 80. maddesinin yürürlükte olduğu dönemde ki yerleşik uygulamalara göre aynı suç tek fiille işlense dahi sanığa mağdur sayısınca ceza verilmesi gerekiyordu.
Örneğin; sanık, on kişiye sizi öldüreceğim dediğinde on ayrı tehdit suçundan, sizi sinkaf ederim dediğinde on ayrı hakaret suçundan, cami kapısı önündeki on çift ayakkabıyı torbaya koyup götürdüğünde de on ayrı hırsızlık suçundan cezalandırılması gerekiyordu. Yasa koyucu 765 sayılı TCY’nın 80. madde uygulanmasından kaynaklanan sorunları çözmek, suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilmesini sağlamak amacıyla 5237 sayılı TCY’nın 43. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemeyi yapmıştır.
5237 sayılı TCY’nın 43. madde 2. fıkrasına göre; Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da birinci fıkra uygulanacaktır. Yani sanık hakkında bir cezaya hükmedilecek, ancak bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılacaktır.
5237 sayılı TCY’nın 43. madde 2. fıkrasındaki koşulun varlığının anahtar kavramı tek fiildir. Her ne kadar fıkrada tek bir fiilden söz edilmekte ise de; buradaki hukuki anlam itibariyle tek ve bir kelimeleri aynı şeyi ifade etmektedir. Tek bir fiil denmesi tek hareket anlamına gelmez.
Fiilin tekliği ile kastedilen sanığın hareket veya hareketlerinin bir sonucu elde etmeye (bir suçu işlemeye) yönelik olmasıdır. Fiilde birden fazla hareket bulunabilir.
Kömür deposundan, orada bulunan kürekle yanında getirdiği torbayı doldurarak kömür çalan sanığın eyleminde birden fazla hareket olmasına rağmen fiil tektir.
Kaldı ki hırsızlık suçu birden fazla mağdura karşı tek hareketle de işlenebilir. Örneğin; sanık cami kapısı önüne çıkarılmış ayrı kişilere ait birer çift ayakkabıdan bir çiftini sağ eline, bir çiftini de sol eline alarak kaçtığında, yada getirdiği torbanın ağzını sol eliyle açıp, sağ koluyla da yere dizilmiş ayakkabıları itmek suretiyle beş çift ayakkabıyı torbaya doldurup götürdüğünde tek hareketle birden fazla mağdura karşı hırsızlık suçunu işlemiş sayılmayacak mıdır? Ayakkabıların ayrı ayrı kişilere ait olduğunu bildiği gerekçesiyle mağdur sayısınca cezalandırılmasına karar verilmesi, 765 sayılı TCY’nın 80. maddesinin yürürlükte olduğu dönemdeki uygulamaların aynen devam etmesi anlamına gelir ki bu hususta 5237 sayılı TCY’nın 43. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemenin amacı ile bağdaşmaz.
Av. Ramazan ÖZKEPİR