Hırsızlık Suçunda Değer Azlığı
5237 sayılı TCK.nun 145.maddesinde “hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu düzenleme ile kanun koyucunun neyi amaçladığının daha iyi anlaşılabilmesi, madde hükmünün amaca uygun şekilde yorumlanıp uygulanabilmesi için 765 sayılı TCK.nun anılan maddeye benzer düzenlemesinin ne olduğunu, bu düzenlemenin uygulamada hangi sorunlara yol açtığını, yeni bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğunu irdelemek gerekir.
5237 sayılı TCK.nun 145. maddesine benzer düzenlemeye 765 sayılı TCK.nun 522. maddesinde yer verilmişti.
765 sayılı TCK.nun 522. maddesinde; “Onuncu babda beyan olunan cürümlerin işlenmesinde cürmün mevzuu olan şeyin veya ika edilen zararın kıymeti pek fahiş ise mahkeme cürme mahsus olan cezayı yarısına kadar artırır ve eğer hafif ise yarısına ve eğer pek hafif ise üçte birine kadar eksiltir.” hükmü yer almakta idi.
Hırsızlık suçu da 765 sayılı TCK.nun onuncu babında yer aldığından, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin hafif olması halinde hakim cezayı yarısına kadar, pek hafif olması halinde de üçte birine kadar indirmek zorundaydı.
765 sayılı TCK.nun 522. maddesinde hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değeri pek hafif olsa dahi hakime ceza vermekten vazgeçme olanağı tanınmaması uygulamada kamu vicdanını rahatsız eden sonuçlara yol açtığından (örneğin baklava çalan çocuklara ceza verilmesi gibi), kanun koyucu 5237 sayılı TCK.nun 145. maddesindeki düzenlemeyi yapmış, bu düzenlemeyle 765 sayılı Kanunun 522. maddesinin yürürlükte olduğu dönemdeki hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin hafif veya pek hafif olması halinde verilecek cezada indirim yapılması ilkesini aynen benimsemiş, ayrıca bu konuda hakime sanık lehine daha geniş bir takdir hakkı tanıyarak değerin azlığı nedeniyle suçun işleniş şekli ve özelliklerini göz önünde bulundurarak ceza vermekten de vazgeçebilme olanağı sağlamıştır.
Zira değerin pek hafif veya hafif olması ile değerin az olması aynı anlamı ifade etmektedir.
5237 sayılı TCK.nun 145. maddesinin uygulanma olanağı değerlendirilirken hırsızlık suçunun maddi unsuru ile 5237 sayılı TCK.nun zorunluluk halini düzenleyen 147. maddesinin de gözetilmesi gerekir.
Hırsızlık suçunun maddi unsur itibariyle oluşabilmesi için suçun maddi konusunun nicelik açısından belirli boyutlara ulaşması gerekir. Zira Yargıtay Ceza Genel Kurulu 26.10.1987 tarih ve 6-406/499 sayılı kararında oyun oynamakta olan sanığın, bahçedeki elma ağacından birkaç elma koparıp yemesinden ibaret eyleminin suçun maddi konusunun nicelik açısından gereken boyutlarına ulaşmaması nedeniyle hırsızlık suçunun oluşmayacağını belirtmiştir. Bu nedenle TCK.nun 145. maddesinin ancak birkaç elma, erik vs. gibi çok cüzi değerdeki malın çalınması halinde uygulanabileceğine ilişkin değerlendirmeler yerinde olmayacaktır.
TCK.nun 145. maddesinin uygulanabilmesi için sanığın daha çoğunu alabilme imkanı varken sadece ihtiyacı kadarını almış olması şartını aramanın ise hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Bilindiği üzere Ceza Adalet Sistemimize hakim olan ilkeler; kusur ilkesi, hukuk devleti ilkesi ve hümanizma ilkesidir. Bu bağlamda suçta ve cezada kanunilik ilkesinin doğal sonucu olarak ceza kanununun uygulanmasında kıyas yoluna başvurulamayacak ve kıyasa yol açacak şekilde geniş yorum yapılamayacaktır. Aksinin kabulü ise temel hak ve özgürlükleri güvence altına almayı amaçlayan ceza kanunlarının temel işlevlerine aykırı olacak, adil yargılanma hakkı ve hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Kısacası ceza normlarının uygulanmasında sanık aleyhine ve özgürlükleri kısıtlayıcı, genişletici yorum yapılamayacaktır. Bu itibarla TCK.nun 145. maddesinin genişletici şekilde yorumlanması sureti ile “daha çoğunu alabilme imkanı varken daha azını almak” gibi Kanunda bulunmayan bir koşulun aranması açıkça genişletici yorum niteliğinde olup, böyle bir yorumun Ceza Adalet Sistemimize hakim olan ilkeler çerçevesinde kabulüne imkan bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK.nun 147.maddesinde hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir şeklinde başka bir düzenleme de yapıldığından TCK.nun 145.maddesinde yer alan suçun işleniş şekli ve özelliklerinin değerlendirilmesinde ağır ve acil bir ihtiyacı karşılama amacı aranmamalıdır.
Olayı somut örnekle açıklayacak olursak;
- Ayakkabı mağazasından değeri az olan ayakkabı çalan sanık hakkında hakim TCK.nun 145.maddesi uyarınca cezadan indirim yapabilecek,
- Ayakkabı mağazasından ayağındaki ayakkabı yırtık ve delik olduğu için soğuk kış gününde değeri az olan ayakkabı çalan sanık hakkında hakim, TCK.nun 145. maddesi uyarınca suçun işleniş şekli ve özelliklerini de gözeterek ceza vermekten vazgeçebilecektir.
Her ne kadar suça konu malın değerinin az olup olmadığını hakim takdir edecek ise de, takdir hakkını kullanırken kanun koyucunun amacını, hak ve nesafet ölçülerini de gözetecektir.
765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükte olduğu dönemde anılan Kanunun 522. maddesi uyarınca değerin hafif veya pek hafif olması halinde cezadan belli oranda indirim yapılması gerekiyordu. Değer pek hafif olsa bile ceza vermekten vazgeçme olanağı yoktu. Bu nedenle de Yargıtay ekonomik koşullara ve paranın satın alma gücüne göre pek hafif veya hafif kabul edilmesi gereken değerleri yıllara göre belirliyor, mahkemelerde buna göre cezada indirim yapıyordu. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 145. maddesinin uygulanmasında, değer azlığı halinde suçun işleniş şekli ve özellikleri göz önünde bulundurularak mahkemece ceza vermekten vazgeçilmesinin de mümkün olması nedeniyle hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesini yapan Yargıtay Ceza Dairelerinin yıllara göre değer azlığını belirlemesi kamuoyunda, …. değere kadar mal ya da para çalınması halinde ceza verilmez gibi bir yanlış anlamaya neden olacağından bu konunun takdirinin mahkemeye bırakılması, Yargıtay Ceza Dairelerinin de takdirin isabetli bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını denetlemesi gerekmektedir. 02.02.2021
Av. Ramazan ÖZKEPİR